13 Şubat 2009 Cuma


Ben o istediğiniz kadın değilim.
Sakin tavırlarım yok benim.
Ellerimi altına koyacağım sıcak yastıklarım yok.
Kapıyı açtığımda gülümseyecek kadar güzel dudaklarım yok.
Ben o istediğiniz kadın değilim.
Gidişlerim var benim, kimsede olamayışlarım var.
Kabuslarım var her gece gördüğüm.
Korkularım var kaçamadığım.
Ben o istediğiniz kadın değilim.
Sevgi dolu cümlelerim yok benim.
Kaçacak bir şehrim yok.
Tutkulu sevişmelerim yok.
Ben o istediğiniz kadın değilim.
Yarısı çıkmış ojelerim var benim.
Kalbinizi kıracak şiddette ağır cümlelerim var.
Hayaletlerim var.
Ben o istediğiniz kadın değilim.
Anlatacak hikayelerim kayboldu benim.

9 Şubat 2009 Pazartesi


Hüzün nereden geliyordu, nereden gidiyordu zaman?
Sorduğum sorular havada asılı kalıyordu, bir geliyor bir daha gitmiyordu yalan.
Kaç kişiyi kandırdım, kaç kişi tarafından kandırıldım?
Yollar uzadıkça kısalıyordu kelimelerdeki anlam.
Sonbahar gelince kapanıyordu kapılar, aşk iniyordu yeryüzüne kimse karşılamıyordu.
Biz oyunlar oynuyorduk gözlerimiz kapalı, birileri gözünü açmış eksik taraflarımızı gözlemliyordu.
Sen nereden geliyordun bana, ben nereye giderek acıtıyordum seni?
Ne sanıyorduk ki kendimizi?
Aynaların arkasında kalıyordu yüzlerimiz hep, kendimizi tanımıyorduk.
Tanımadığımız insanlara ağlıyorduk, tanıdıklarımız güldürüyordu bizi.
Tam gidiyordum buralardan, seni henüz tanımadığımı hatırladım.

3 Şubat 2009 Salı


''36'' numaralı koltuğun önünde durdu kadın, kıpkırmızı olmuş gözleriyle adama baktı, ''sakın tek bir kelime bile etme, uyumak istiyorum'' dedi yerleşirken. Adam yüzündeki şaşkın ifadeyle kadına baktı sadece. Kadın ne kadar uğraştıysa da uyuyamadı. ''Nereye gideceğini bilmeden yolculuğa çıkmak nasıldır bilir misin?''dedi. Adam ''nereye gideceğini biliyorum'' dedi. Otobüsten indiklerinde hava kararmıştı, ''biraz yürüyeceğiz'' dedi adam. Kadın sadece kafasını salladı. Hem karanlıktı hem aydınlık yürüdükleri yol. Kadın hem huzurluydu hem rahatsız. Kapıyı birkaç denemeden sonra açabildi adam, kadın tedirgin bir şekilde adımını attı eve. Kadın yatak odasına girdiğinde soyunmaya başladı, adam ''neden herşey için acele ediyorsun'' dedi. Kadın ''geç kaldığım için kaybettiğim şeylerin çokluğunu bilmiyorsun'' dedi.
Sabah oldu, apar topar giyindi kadın. Kadına baktı adam. ''Gidiyorsun demek'' dedi. Kadın konuşmadı, bir fincan kahve yaptı kendine. Kadın herşeyi tek kişilik düşünüyordu. Kapıyı açtı kadın, ardından sadece kapının çarpma sesini duydu adam. Yeni bir bilet aldı kadın gişeden. Bilmediği bir şehire doğru yolculuğa çıkacaktı, yapayalnız...

1 Şubat 2009 Pazar

Bazı kadınlar güzel seviliyor.
Bazıları güzel terk ediliyor.
Bazıları aldatılıyor.
Bazıları aldatıyor.
Bazıları hiç sevilmiyor.
Bazıları dönülmez yollara giriyor.
Bazıları çok uzaklara gidiyor.
Bazıları uzaktan izliyor.
Bazıları hayal kuruyor.
Bazı kadınlar çok güzel seviliyor...

Kalbi kırık karakterler yarattım yazabilmek için.
Beni bırakıp gidemeyecekler, kırıklıkları birikterecekler çekmecelerinde.
Hayata benim penceremden bakabilecekler sadece, sevmeyecekler belki de...
İpleri olacak kollarında, ellerime dolaştırdığım.
Mahvettiğim hayatlar olacak küçük kırmızı kutumda.
Bir adım atmak isteseler çekiştireceğim kolarından.
Benim gibi yaşamayı öğrenecekler, çelişkiler, kendini bilmezlikler ve ihanetler olacak hayatlarında.
İleri gitmek istedikçe geriye dönecekler, döndürülecekler...
Boktan adamların ve kadınların yolunu gözleyecekler.
Gelmeyenler için intihar teşebbüslerinde bulunacaklar.
Küfürler savuracaklar aynalara karşı.
Lüks kaldırımlarda ucuz yürüyüşler yapacaklar, yetmeyecek.
Bir kuş görseler mutluluktan uçuyor sanacaklar.
Gözleri bağlanacak bağnaz eller tarafındani öğrenemeyecekler.
Beni yansıtacaklar her hikayede.
Yalanlar söyleyecekler.
Yalanları onlara bile yetmeyecek.
Ben şimdi gidiyorum, yeni yalanlar yazıp döneceğim...