12 Kasım 2009 Perşembe

Uzun zamandır yalnızım, evet çok uzun zamandır, doğduğumdan beri. Şimdi evimde yine yalnızım, iki dünya sevimlisi çocuğumu saymazsak. Bazen yetmez ya hani hiçbir şey sanırım bunu yaşıyorum son iki aydır. Küçük ayrıntılara takılır oldum. Çantandan çıkardığın ayna mesela, anahtarlığın, giderken bıraktığın küçük kutu ve içindekiler. Çok düşünüyorum, akla zarar böylesi düşünceler. Yağmur yağıyor ve sen yağmuru en çok evden izlerken sevdiğimi biliyorsun. Sahi yağmur yağınca sen de bunu düşünüyor musun? Dinlediğim her güzel şarkıda aklıma geliyorsun ve keşke o da duysa diyorum. Her şeyi seni düşünerek yapıyorum sanırım artık. İnsanlar kurnazdır gibilerinden birşeyler söylemiştin son gelişinde, öyleler mi gerçekten yoksa ben mi çok iyi niyetliyim, çözemiyorum. İki kırmızı koltuk var, ikisi de boş misafirim yokken. Sandalyeye oturup orada bir film varmışçasına kahramanlarımı yerleştirip, konuşturuyorum onları. Hani bahsedecektik ya geleceğimizden, çok güzel bir kış vardı önümüzde. Sen öyle dedikçe ben şöyle düşünüyordum; ne çok güzel bir kışı çok güzel bir ömür var önümüzde. Ömür kelimesini tekil kullanıyorum çünkü ''bir'' olacaktık ve herşey tekil olacaktı bizim için. Hangimizin kalbi daha zayıftı, hangimizin beyni?
Senin cephende varolan herşey kaybolmuş ve sen aramıyorsun bile. İsmin çıkacak birinin dudaklarından diye korkar oldum, sanki o isim sadece sana ait ve kimse söyleyemez, saçmalık. Ha bu arada okurken bir sigara ister misin, son paramla aldım. Pencere neden hep tam karşımda? Tanıyanlar bilir, artık pencere ve yol fobim var benim. Bir de hasta olduğumu düşünenler var, sigara beni öldürecekmiş, öksürüklerim öyle diyorlar. Ölmek dediğin ne ki, alt tarafı bir daha tuvaletemi yapamayacağım. Gidersem yine ölmüş gibi olacağım, ölüm bedenin olmaması değil mi? Beni tanıyanlar ben uzaktayken beni görmeyincede bir nevi ölmüş sayılıyorum. Aklıma ne geldi biliyor musun, küçük bir köy ve bir bahçe, belki hatırlarsın, hatırlamazsan da kendini zorlama sakın, ben herşeyi hatırlıyorum ve bir ara hepsini uzun uzun anlatacağım sana, dinlersen.
Kendimi anlatsam mesela sana ilgi çekici olur mu? Hiç sanmıyorum, ilgi çekici olsaydı zaten dinlemeden yaşamayı tercih ederdin. İnsanlar sosyalizmden falan bahsediyorlar ve bence sen bunun en büyük yıkıcılarından birisin. Tamam tamam ilişkiye siyaset karıştırmayacağım. Arkadaşlar falan karışsın ilişkilere, yani bizim dışımızda herkes karışabilir. İlişkimiz, öyle birşey yok dediğini duyar gibiyim, biliyorum sadece seni denemek istedim. Sanki senden sonra herkes birbirine benziyormuş gibi gelmeye başladı. Geçen gün yine çok kızdım sana, dedim ki; bundan sonra ödemeli bile atmam. Kendi kendime birilerini ve kendimi cezalandırmayı çok seviyorum sanırım ama bunu bırakmalıyım artık. Kafadan atma şarkılar söylüyorum ve gariptir ki nedense hep aynı cümleler oluyor şarkıda, beynim hep aynı şeye çalışıyor sanırım. E haklı tabi uzun süredir çalıştırmıyorum. Yani çalıştırıyorum da tek bir şeye çalıştırıyorum. Bir kadın var çok ağlıyor, ağlama diyorum, beni örnek aldığını söylüyor, ama ben artık sadece otobüste ve yatakta ağlıyorum. Nereden görüyor beni diye merak ediyorum. Neyse konumuz ne o kadın ne de ben. Konumuz sen ve gereksiz bir hayat. Bugünlük içimi dökme seansımız burada son bulmalı sanırım. Son bir cümle daha; masam dağınık ve toplamalıyım, birgün gelirsen iç dünyamı bu kadar derinden görmeni istemem.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder