12 Ocak 2009 Pazartesi


Dondurucu soğuklar başladı. Küçük soba bir o odaya bir bu odaya gidip geliyor. Tembellik böyle soğuk havada sarmamalıydı beni. Sağlığımı önemsemediğimi bir kere daha kanıtlamış oldum. Tek başına olmak üşümeni gerektirmez demeli birileri bana. Ben mi seçiyorum herşeyi, yoksa zaman kendi kendine mi yapıyor? Babamın sessizce konuşmasını özledim, annemin hem yakın hem uzak tavırlarını, kardeşimin bana hala utanarak bakmasını. Bembeyaz geçip gidiyor önümden ''Arthur''. Kocaman sarı gözleri var. ''Senin huzurun benim'' diye bakıyor sanki bana. Kim kaldı eskilerden diyorum kendi kendime, var birkaç kişi. Uğruyorlar ara sıra, birkaç gereksiz öğüt ve ardından görüşürüzler. Başkalarının kelimeleri, başkalarının cümleleri, beni nereye kadar taşıyacak bilmiyorum. Masmavi denizim geldi aklıma, evet benim denizim. Güneş doğana kadar kimse izlemiyor o denizi, sadece ben varım ve sandalyem. Düşündüğüm şeyler kafamın içine sığmıyor, parmaklıklardan aşağıya akıyor. O geceyi hatırlıyorum. Kapıda duruşunu, sessiz, konuşmadan bana bakıyordun. Gülümsedim, yanıma geldin. Sarıldın, o an ihtiyacım olan tek şey senin sıcaklığındı. Üşümeye başladım, içeri girdik. Kapıyı büyük bir sakinlikle kapattın. Perdeleri hiç kapatmıyorduk, insanların bizi izlemesi hoşumuza gidiyordu. Yavaşça yatağa oturdun sen, ben üzerimi değiştirdim. Çok yorulmuşçasına uzandın, yanına uzandım. Saçlarıma dokundun, ben saçlarımı hiçbir zaman sevmedim. Hep daha güzel olmak istedim, hep daha çekici. Hep olmadığım biri olmak istedim. Sen beni sevdikçe anlam kazanıyordum. Senden sonra ''ben'' olmak istedim. Sen gidince kendimi sevmek istedim. Bana kim olduğumu öğrettin. Sonra ben uyudum. Sen uyanıktın, biliyorum. Ben uyurken her gece beni izlediğini biliyordum. Sabah olunca ikimiz de bilmiyormuş gibi yapıyorduk. Ben biraz uzaklaştım sonra, sen bütün varlığımı alıp gittin. Şimdi oturmuş çok uzak bir yerde, eskiyi izliyorum. Artık sadece ''ben'' olmak istiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder