11 Ocak 2009 Pazar


Kadın ağlıyordu. Adam dokunmak istemedi gözyaşlarına, dokunursa hayatını çalacağını sandı. Kadının kalbi kırıktı. Biriktiriyordu gözyaşlarını bir kavanozda. Sigarasından aldığı her nefeste öldüğünü bilmek onu rahatlatıyordu. Hayat ne kadar kısaysa o kadar anlamlıydı onun için. Adam acıyı hissediyordu, uzak durmaya çalışsa da. Kapıdan her çıkışında bu kadının yanına dönmemek için söz veriyordu kendine. Ne kadar uzaklaşmak isterse o kadar yakındı kadına. Kadın hayatına giren herkesi kapıdan çıkmaya zorluyordu. Beklediği, kapıyı çalmıyordu hiçbir zaman. Yatağında uyumadan koltuğuna kıvrılıyordu. Ne kadar rahatsız uyuyorsa, o kadar hatırlıyordu yalnızlığını. Unutmak istemedi hiçbir zaman ruhunu bıraktığı o küçük odayı. Gözyaşlarını biriktirmeye o odadan koptuğu gün karar vermişti. Adam biliyordu herşeyin ne kadar özel olduğunu, diğer adamın ne kadar özel olduğunu. Ne kadar istese kadını bırakıp gitmeyi, o kadar acıyordu ona. Başkasına aşık kadını izlemeyi seviyordu. Kadın haketmemişti bu kadar acıyı. Güzel olduğu için acı çektiğini düşünüyordu adam. Güzel kadınlar hep gidenlere ağlıyordu çünkü. Birgün adam çıktı, bir daha dönmedi. Kadın hala eski adama ağlıyordu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder